1000₺ Üzeri Alışverişlerinizde Ücretsiz Kargo!
Hesabım
Sepetim
Condenser mikrofonlar oldukça tercih edilen mikrofonlar arasında yerini alır. Seslere karşı oldukça hassastırlar ve kullanım alanları oldukça geniştir. Son derece hassas ve duyarlı yapıda olduğu için, genellikle dışarıdan izole ortamlarda kullanılması önerilir. Frekans aralığı oldukça geniştir ve daha çok stüdyo ortamlarında kullanım için tercih edilir. USB aracılığı ile ve USB olmaksızın kullanılabilen condenser mikrofonların fiyat skalası da oldukça geniştir.
Condenser mikrofonlar +48 Volt desteğe ihtiyaç duyar. Bu güç, condenser mikrofonlar için en uygun bir güç kaynağı olarak bilinen phantom power ile sağlanır. Ayrıca bağlanılan elektronik ses donanımının içerisinde yer alan +48 Volt mikrofon girişleri sayesinde de sağlanabilir. +48 volt güç ayarı olarak da bilinen phantom power birçok ses kartında yer almaktadır. Gerekli gücü sağlama noktasında uzun ömürlü olmayan ve çok fazla tercih edilmeyen piller de söz konusudur.
Condenser mikrofonlar hakkında sizlere kısa bir bilgilendirmeye çalıştık. Şimdi gelin en iyi ve en çok tercih edilen condenser mikrofon modellerini inceleyelim.
Rode, harici bir ses kartına ihtiyaç duymadan kullanabileceğiniz bir condenser mikrofon. USB özellikli condenser mikrofonlar arasında sıkça tercih edilen bir markadır. Kullanılan malzeme kalitesi, altın kaplama geniş kapsülü ve ultra düşük gürültü sağlayan yapısı ile gözleri üzerine çeker. Rode NT-USB taşıma çantası, 6 metre USB kablosu, pop filtresi ve tripod stand ile birlikte gelir. Ses performansı oldukça başarılıdır. Patlamaya neden olabilecek seslerin etkilerini neredeyse ortadan kaldırmaktadır. Tüm bunlara ek olarak ürün üzerinde miks kontrolü de sağlayabilirsiniz.
Presonus PX-1, 20 Hz - 18 kHz gibi geniş bir frekans spektrumuna ve geniş bir diyafram yapısına sahiptir. Hem evinizde hem de stüdyolarınızda rahatlıkla kullanabileceğiniz bir mikrofondur. Shock mount ve taşıma çantası ile gelen PX-1, 2021 yılının en çok tercih edilen condenser mikrofonları arasındadır.
TLM 103, şık tasarımının yanında son derece dayanıklı yapısı ve nikel kasası ile bu kategorinin oldukça öne çıkan mikrofonlarındandır. 7 dB-A gibi çok düşük gürültü özelliğine sahiptir. TLM 103, sessiz olmasının yanı sıra listede bulunan diğer mikrofonlara göre fiyat olarak daha pahalıdır. Ancak buna karşın, ekstra birçok özelliği bünyesinde barındırmaktadır. 131 dB'lik geniş dinamik aralığı, basınca son derece duyarlı tek diyafram kapsül tasarımına sahiptir. Ayrıca 20Hz-20kHz gibi geniş frekans aralığı ile sık tercih edilen condenser mikrofonlar arasındadır.
Diğer condenser mikrofonlara göre fiyatı çok daha uygun olan Bigfoot tam bir fiyat/performans ürünüdür. Sahip olduğu dijital USB arayüzü sayesinde bilgisayarınıza takarak kullanabilirsiniz. Profesyonel kalitede kayıt imkanı tanır ve harici bir yazılıma ihtiyaç duymaz. Ayrıca BIGFOOT USB condenser mikrofonun üzerinde 4 farklı mod seçeneği de mevcuttur.
C-1, seste gerçekleşen bozulmaları engelleyerek kusursuz bir kayıt imkanı sunar. 40Hz-20kHz frekans aralığına sahip bu mikrofon, oldukça şık ve fonksiyonel taşıma çantası ve bir döner stand ile gelmekte. Diğer condenser mikrofonlara göre fiyatı en uygun olan mikrofondur. Altın kaplama 3 pin XLR konnektörü ve sahip olduğu geniş diyaframı ile evde kayıt kalitenizi arttırabilirsiniz.
Profesyonel ses dünyasında mimari ve ticari mekânlara odaklanan çözümler söz konusu olduğunda, Bose Professional uzun yıllardır küresel ölçekte referans alınan markalardan biri. Otellerden restoranlara, perakende alanlarından ibadethanelere ve üniversitelere kadar çok çeşitli projede kullanılan Bose Professional sistemleri, özellikle mimariyle uyumlu, tasarımı gözeten ve yüksek performans sunan yapılarıyla öne çıkıyor.
Solid State Logic, yani SSL, 1969’dan beri profesyonel ses dünyasının en ikonik markalarından biri. İngiltere merkezli şirket; büyük format stüdyo miks masaları, sinyal işleyiciler ve bugün artık kişisel stüdyolara kadar inen yaratıcı araçlar üretiyor. Özellikle 4000 ve 9000 serisi analog konsollar, sayısız hit albümün arkasındaki “imza sound”un önemli bir parçası.
60’ların sonu ve 70’lerin başı, rock müziğin sınırlarını zorladığı, deneysel seslerin yükseldiği bir dönemdi. Bu ortamda İngiliz progresif rock grubu Pink Floyd, yalnızca bir müzik grubu olmaktan öteye geçti; atmosfer, sahne, görüntü ve sesin bir bütün hâline gelebileceğini gösterdi. Grup, Syd Barrett’ın ayrılmasından sonra yeni yönelimler benimsedi; özellikle albümleri Meddle ve sonrasında The Dark Side of the Moon, müzik tarihinin mihenk taşlarından oldu. Pink Floyd’un yaratıcı süreci yalnızca enstrümanların ötesine geçerek, sahne sunumundan görselliğe, kayıt tekniğinden sinemaya kadar uzandı.
Cumhuriyet’in kurucu lideri 1930’ların ikinci yarısında, sağlığı giderek zorlaşsa da ülkenin ritmini belirlemeye devam etti. Bugün 10 Kasım’da, kalıplaşmış cümlelere sığınmadan, 1935-1938 arasında nelerin değiştiğini; neleri bitirdiğini, neleri başlattığını ve hangilerinin ömrü yetmediği için yarım kaldığını hatırlayalım.
Cumhuriyet Bayramı, 29 Ekim 1923 tarihinde TBMM’nin Türkiye’nin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan ettiği ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk Cumhurbaşkanı seçildiği tarihi işaret eder. Bu karar, “egemenlik kime aittir?” sorusunu tartışmaya yer bırakmadan millete bağladı. 1925’ten beri 29 Ekim resmî bayramdır; her yıl bir takvim yaprağı değil, ortak bir hafıza tazelenir.
Işıklar kısılır, sahnenin üzerinde ince bir sis dolaşır ve bir an sonra yıllardır görmediğimiz bir efsane karşımızdadır. Alkışlar yükselirken herkes aynı soruyu düşünür: “Bu nasıl mümkün?” Hologram konserler, nostaljiyi güncel teknolojiyle bir araya getirerek tam da bu duyguyu hedefliyor: sahiciye çok yakın bir sahne varlığı, üstüne sinema kalitesinde hikâye anlatımı.
Ses kartı (audio interface), mikrofon/enstrümanlardan gelen analog sinyali dijitale; bilgisayardan çıkan dijital sinyali de analoga çeviren merkez birimdir. Kayıt kalitesini artırır, uygun bağlantıları sağlar ve izleme (monitoring) akışını stabil tutar.
Ruh sağlığı, görünmez yaralarımızın sesi; insan olmanın temel bir parçasıdır. Her yıl 10 Ekim’de kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü, bu görünmez alanı görünür kılmak, farkındalık yaratmak ve sessiz mücadelelere ışık tutmak için düzenlenir. Zihinsel sağlık, fiziksel sağlık kadar hayati bir unsurdur; çünkü duygularımızı, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı şekillendirir. Ancak çoğu zaman “görünmediği” için ihmal edilir. Bu özel gün, işte tam da o sessizliği kırmak için var.
