1000₺ Üzeri Alışverişlerinizde Ücretsiz Kargo!
Hesabım
Sepetim
Gitar amfisi, bir gitaristin en önemli ekipmanlarından biridir. Doğru amfinin seçilmesi, tonunuzu ve performansınızı doğrudan etkiler. Yanlış bir amfi seçimi, ses kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu rehberde, gitar amfisi seçerken dikkate almanız gereken temel unsurları ve ipuçlarını paylaşacağız.
Lambalı amfiler, sıcak ve organik tonları ile bilinir. Klasik ve vintage ses karakterleri sunar. Avantajları arasında zengin ton ve dinamik aralık bulunurken, dezavantajları genellikle ağır olmaları ve bakım gerektirmeleridir.
Dijital ve dayanıklı yapıları ile transistörlü amfiler, daha az bakım gerektirir. Hafif ve uygun fiyatlı olmaları, başlangıç seviyesindeki gitaristler için cazip kılar. Ancak, tonları lambalı amfiler kadar doğal olmayabilir.
Bu amfiler, çok çeşitli ton seçenekleri ve yerleşik efektler sunar. Çok yönlü kullanım imkanı ile sahne ve stüdyolarda popülerdir. Ancak, dijital tonlar bazen organik hissettirmeyebilir.
10-30 watt aralığındaki amfiler, ev kullanımı ve küçük alanlar için idealdir. Düşük watt’lı lambalı amfiler, pratik kullanımda avantaj sağlar.
30-50 watt aralığındaki amfiler, kayıt stüdyoları için uygun olup sessiz kayıt (silent recording) özellikleri ile de dikkat çeker.
50 watt ve üzeri amfiler, büyük mekanlar ve sahne performansları için idealdir. Sahne ses seviyesi ve mikrofonlama teknikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Ev ve stüdyo kullanımı için uygun olan tekli hoparlörlü amfiler, taşınabilirlik avantajı sunar.
Daha dolgun ve geniş ses sunan çoklu hoparlörlü amfiler, sahne performansları için idealdir.
Kabin ve kafa kombinasyonu ile ayrı amfi kullanımı, ton çeşitliliği sunar. Kabinlerin yapısı (kapalı arka, açık arka) ton farklarına yol açar.
Reverb, delay ve chorus gibi efektlerin amfi üzerindeki işlevselliği, pratik kullanım açısından önemlidir.
Aux girişi, kulaklık çıkışı, line out ve FX loop gibi bağlantı seçenekleri, kullanıcı deneyimini artırır.
Farklı kanalların ve EQ ayarlarının ton çeşitliliğine etkisi büyüktür. Clean ve drive kanallarının kalitesi de dikkate alınmalıdır.
Amfiyi hangi amaçla kullanacağınızı belirleyin (ev, stüdyo, sahne) ve ona göre tercih yapın.
Farklı amfileri denemeden ve tonlarını duymadan karar vermeyin. Mümkünse çaldığınız gitar ile test edin.
Bütçenize uygun, güvenilir markaların modellerini inceleyin ve fiyat/performans dengesini göz önünde bulundurun.
Watt değeri, amfinin gücünü ve ses seviyesini belirler. Ev, stüdyo veya sahne için farklı watt aralıkları tercih edilmelidir.
Lambalı amfiler sıcak ve dinamik tonlar sunarken, transistörlü amfiler dayanıklılık ve düşük bakım gereksinimi ile öne çıkar. İhtiyaca göre seçim yapılmalıdır.
10-20 watt’lık transistörlü veya dijital amfiler, başlangıç seviyesindeki gitaristler için uygun ve ekonomik seçeneklerdir.
Evet, dijital amfiler sahne ve stüdyo ortamında farklı ton seçenekleri ve esneklik sundukları için profesyonel kullanımda da tercih edilebilir.
Yüksek watt’lı amfiler ev ortamında fazla ses üretebilir ve verimli kullanılamaz. Ev için düşük watt’lı modeller tercih edilmelidir.
Profesyonel ses dünyasında mimari ve ticari mekânlara odaklanan çözümler söz konusu olduğunda, Bose Professional uzun yıllardır küresel ölçekte referans alınan markalardan biri. Otellerden restoranlara, perakende alanlarından ibadethanelere ve üniversitelere kadar çok çeşitli projede kullanılan Bose Professional sistemleri, özellikle mimariyle uyumlu, tasarımı gözeten ve yüksek performans sunan yapılarıyla öne çıkıyor.
Solid State Logic, yani SSL, 1969’dan beri profesyonel ses dünyasının en ikonik markalarından biri. İngiltere merkezli şirket; büyük format stüdyo miks masaları, sinyal işleyiciler ve bugün artık kişisel stüdyolara kadar inen yaratıcı araçlar üretiyor. Özellikle 4000 ve 9000 serisi analog konsollar, sayısız hit albümün arkasındaki “imza sound”un önemli bir parçası.
60’ların sonu ve 70’lerin başı, rock müziğin sınırlarını zorladığı, deneysel seslerin yükseldiği bir dönemdi. Bu ortamda İngiliz progresif rock grubu Pink Floyd, yalnızca bir müzik grubu olmaktan öteye geçti; atmosfer, sahne, görüntü ve sesin bir bütün hâline gelebileceğini gösterdi. Grup, Syd Barrett’ın ayrılmasından sonra yeni yönelimler benimsedi; özellikle albümleri Meddle ve sonrasında The Dark Side of the Moon, müzik tarihinin mihenk taşlarından oldu. Pink Floyd’un yaratıcı süreci yalnızca enstrümanların ötesine geçerek, sahne sunumundan görselliğe, kayıt tekniğinden sinemaya kadar uzandı.
Cumhuriyet’in kurucu lideri 1930’ların ikinci yarısında, sağlığı giderek zorlaşsa da ülkenin ritmini belirlemeye devam etti. Bugün 10 Kasım’da, kalıplaşmış cümlelere sığınmadan, 1935-1938 arasında nelerin değiştiğini; neleri bitirdiğini, neleri başlattığını ve hangilerinin ömrü yetmediği için yarım kaldığını hatırlayalım.
Cumhuriyet Bayramı, 29 Ekim 1923 tarihinde TBMM’nin Türkiye’nin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan ettiği ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk Cumhurbaşkanı seçildiği tarihi işaret eder. Bu karar, “egemenlik kime aittir?” sorusunu tartışmaya yer bırakmadan millete bağladı. 1925’ten beri 29 Ekim resmî bayramdır; her yıl bir takvim yaprağı değil, ortak bir hafıza tazelenir.
Işıklar kısılır, sahnenin üzerinde ince bir sis dolaşır ve bir an sonra yıllardır görmediğimiz bir efsane karşımızdadır. Alkışlar yükselirken herkes aynı soruyu düşünür: “Bu nasıl mümkün?” Hologram konserler, nostaljiyi güncel teknolojiyle bir araya getirerek tam da bu duyguyu hedefliyor: sahiciye çok yakın bir sahne varlığı, üstüne sinema kalitesinde hikâye anlatımı.
Ses kartı (audio interface), mikrofon/enstrümanlardan gelen analog sinyali dijitale; bilgisayardan çıkan dijital sinyali de analoga çeviren merkez birimdir. Kayıt kalitesini artırır, uygun bağlantıları sağlar ve izleme (monitoring) akışını stabil tutar.
Ruh sağlığı, görünmez yaralarımızın sesi; insan olmanın temel bir parçasıdır. Her yıl 10 Ekim’de kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü, bu görünmez alanı görünür kılmak, farkındalık yaratmak ve sessiz mücadelelere ışık tutmak için düzenlenir. Zihinsel sağlık, fiziksel sağlık kadar hayati bir unsurdur; çünkü duygularımızı, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı şekillendirir. Ancak çoğu zaman “görünmediği” için ihmal edilir. Bu özel gün, işte tam da o sessizliği kırmak için var.
