Müzik tarihinin en unutulmaz kayıtlarını düşündüğümüzde çoğu zaman sanatçıların sesine, bestelerine ya da sahnedeki enerjilerine odaklanırız. Oysa bu seslerin dünyaya ulaşmasında mikrofonların rolü büyüktür. Bazı mikrofonlar öyle ikonik hale gelmiştir ki, adları neredeyse şarkılarla birlikte anılır. İşte müzik tarihine damgasını vurmuş ve yıllar geçse de efsaneleşmiş kayıtlarda kullanılan mikrofonlardan bazıları.
Frank Sinatra, Beatles ve Aretha Franklin… Hepsinin ortak noktası Neumann U47’dir. 1940’ların sonlarında piyasaya çıkan bu lamba mikrofon, geniş frekans aralığı ve sıcak tonuyla vokalleri adeta sahnenin ortasına taşımıştır. Beatles’ın “Abbey Road” kayıtlarında Paul McCartney’nin vokallerinde U47 kullanıldığı bilinir. Frank Sinatra’nın “The Voice” olarak anılmasında da U47’nin etkisi büyüktür.
1960’lardan bu yana sahnelerin ve stüdyoların en dayanıklı mikrofonlarından biri olan Shure SM57, özellikle enstrüman kayıtlarında öne çıkmıştır. Ancak en büyük hikâyesi, ABD başkanlarının konuşmalarında uzun yıllar tercih edilmesi. Rock müzik tarafında ise, Red Hot Chili Peppers’tan Metallica’ya kadar birçok grubun gitar amfisi kayıtlarında SM57’nin izi vardır. Küçük boyutuna rağmen ses yakalama kabiliyeti, onu “görünmez ama vazgeçilmez” bir yıldız yapmıştır.
Sahnede şarkı söyleyen bir rock yıldızını düşünün; elindeki mikrofonun büyük ihtimalle Shure SM58 olduğunu tahmin etmek zor değil. Rolling Stones’tan Bono’ya, Bruce Springsteen’den Patti Smith’e kadar sayısız efsane sahnede SM58 kullandı. Bu mikrofonun “ölümsüz” lakabını almasının sebebi hem sağlamlığı hem de vokali keskin ve net bir şekilde öne çıkarmasıdır.
1970’lerden itibaren stüdyolarda yerini alan AKG C414, çok yönlü yapısıyla hem vokallerde hem de enstrümanlarda tercih edildi. Freddie Mercury’nin kayıtlarında sıkça kullanıldığı bilinir. Özellikle Queen’in “Bohemian Rhapsody” gibi dev prodüksiyonlarında, vokal katmanlarının berrak duyulmasında C414’ün etkisi büyüktür.
1930’lu ve 40’lı yılların radyo yayınları ve caz kayıtlarının büyük kısmında RCA 44 Ribbon mikrofon yer aldı. Bing Crosby’nin “White Christmas” yorumunda bu mikrofonun sıcak, yumuşak ve nostaljik karakteri duyulur. Ribbon teknolojisi, insan sesine benzeyen pürüzsüz bir tını sunarak dönemin ruhunu bugüne taşımıştır.
Beatles’ın Abbey Road stüdyolarında Neumann U47’nin bulunması, grubun vokal kayıtlarının karakterini belirlemiştir. Mikrofon öyle ikonikleşti ki, koleksiyoncular arasında hâlâ en çok aranan modellerden biridir.
Shure SM58’in sahnede yere düşüp çalışmaya devam etmesi, onun “ölümsüz” unvanını hak etmesini sağlamıştır.
RCA 44 Ribbon, savaş yıllarında ABD radyolarında propaganda yayınlarında da kullanılmıştır; yani sadece müzikte değil, tarihin gidişatında da sesini duyurmuştur.
Mikrofonlar yalnızca ses yakalamakla kalmaz, tarihe tanıklık eder. Neumann U47’nin sıcaklığı, Shure SM58’in sahnedeki dayanıklılığı, AKG C414’ün çok yönlülüğü ya da RCA Ribbon’un nostaljik karakteri… Hepsi, dünyaca ünlü şarkıların hafızamızda bu kadar güçlü yer etmesinde pay sahibidir. Kısacası, bir mikrofonun kaderi, kimi zaman bir sanatçının kaderiyle birleşerek müzik tarihine yön verebilir.