Sesin ötesinde, tüm iletişimin atardamarı olan kabloların hikâyesi, 19. yüzyılda telgrafın icadıyla başlar. Samuel Morse’un kabloyla ilettiği ilk “SOS” işareti, insanlık tarihi için bir dönüm noktasıydı. Kısa süre sonra Alexander Graham Bell’in telefonu, sesi elektriğe dönüştüren ve metreden kilometrelere taşıyan kabloların önemini katbekat artırdı.
İlk bakır telgraf kabloları, basit bir yalıtım katmanına sahipti. Telefon teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, daha iyi yalıtım malzemeleri ve çok telli yapı mimarileri ortaya çıktı. Böylece hem ses kaybı azaldı hem de uzun mesafeli iletişim mümkün hale geldi.
Saf bakırın iletkenliği altınınkine yakın düzeydedir; bu nedenle günümüzde de en yaygın kullanılan iletken malzemedir. Alüminyum, esnek ve hafif olduğu için bazı uygulamalarda tercih edilirken; gümüş, üstün iletkenlik sağlar ama maliyeti nedeniyle endüstriyel ölçekte yaygın değildir.
20. yüzyılda radyo, televizyon ve kayıt teknolojilerinin gelişmesi, kablolarda da spesifik ihtiyaçlara yönelik adaptasyonları zorunlu kıldı. Ses sistemlerinde gürültü bağışıklığı (EMI/RFI koruması), çapraz konuşmanın önlenmesi ve mikrofon-çıkış empedans uyumları kritik hale geldi.
Günümüzde pek çok profesyonel kablo, iç iletken teli saran çok katmanlı bir koruyucu kılıfa sahiptir. Bu kılıf; örme örgü, folyo ya da her ikisinin kombinasyonunu içererek, dış parazitleri minimize eder.
İçinde tek merkez iletken, etrafında dielektrik yalıtım ve en dışta metal örgü koruma bulunur. Dijital ses (S/PDIF), RF ve video iletiminde yaygın kullanılır.
Üç pinli balanced (dengeli) yapıları sayesinde uzun mesafelerde bile düşük gürültü sağlar. Stüdyo mikrofonları ve profesyonel ses ekipmanları arasında bir endüstri standardıdır.
RCA, consumer (tüketici) pazarında analog ses ve kompozit video için; TS (mono) ve TRS (stereo veya balanced) jaklar ise hem enstrüman hem de kulaklık bağlantılarında kullanılır.
TOSLINK, ışık taşıyarak elektromanyetik girişimi tamamen ortadan kaldırır. AES/EBU ise XLR konnektör üzerinden yüksek kaliteli dijital ses iletimi sunar.
Sahne kablolarında dayanıklılık, yalıtım ve esneklik bir arada olmalıdır. Özellikle sert adımlara, tekerlekli ekipmanlara ve hızlı montaj/demontaja dirençli kablolar tercih edilmeli.
Balanced XLR ve TRS kablolar, düşük gürültü zemininde temiz kayıt almayı sağlar. Kablo uzunluklarının mümkün olduğunca kısa tutulması; preamp, DI-box ve mikser arası net bir sinyal akışı demektir.
Hoparlör kablolarında kalınlık (AWG değeri) ve malzeme kalitesi, sesin doğruluğunu etkiler. Dijital optik ve HDMI kabloları, ev sineması kaynak cihazlarından ampli ve TV’ye yüksek çözünürlüklü ses taşır.
Her 10 metrede direnç artışı yaşanır; bu da sinyal zayıflamasına yol açar. Uzun mesafe gerekiyorsa balanced (dengeli) bağlantı ve kalın kesitli kablolar tercih edin.
Sahne ve dış mekan kullanımlarında, zırhlı ve ağır hizmet kabloları, hem mekanik hasarı hem de parazit kaynaklı sinyal kaybını engeller.
Cihazın giriş/çıkış konnektör tipine uygun kablo seçimi kadar, adaptör ya da dönüştürücü kullanımında da kaliteyi koruyan modeller tercih etmek önemlidir.